24 Temmuz 2008

EVİMİZİN KIZI BEDİŞ




Kediler, yıllardır hayatımda önemli bir yere sahipler. İlk kedim "Pepsi" ben lise öğrencisiyken yerleşti evimize. Tekir beyaz, iri yeşil gözlü bıçkın bir erkek kedi.. 20 yıl boyunca beraberdik. Sonra, annesiz kalan bir yavru kız geldi evimize, neyse ki eşim de kedileri seviyor. Biz nişanlıyken ona teslim ettim Emoşu, 4 sene sonra elim bir kaza sonucu o da gitti Pepsi'nin yanına.. Çook üzüldük, bir daha hayatta kedi almam eve diyordum. Ama hep hissediyordum bir kedinin eksikliğini evde, kediciler bilir bunu. Emoş göçtüğünde oğlum Can 2 yaşındaydı, şimdi 8. Demek ki iyi dayanmışım yine. Sonra geçen sene Ocak ayında Can'ı okuldan alırken karşımıza tatlımı tatlı bir sarman yavru çıkmaz mı?? Nasıl oldu, taksiye nasıl bindik, eve getirdik anlamadım!! herşey birdenbire gerçekleşti:)

Sarman kızımızın adı Bediş oldu, kendisi pek oyuncu, cingöz birşey.. Çok da sevdiriyor kendini, pek sokulgan. Evin havası bir anda değişti onunla, artık bir kızımız olmuştu. Derken Haziran sonu bir gece, 7. kattan aşağıya düştü. Betonun üstüne.. Anlatamam yaşadığım üzüntüyü.. Allahtan, 24 saat hizmet verebilen bir veterinerimiz var, Bahçeşehir'de Asya Veteriner. Sahibi Sinan bey, bu işe gönül vermiş bir insan. Ne zaman arasak ulaşabiliyoruz. Hemen atlayıp götürdük Bedişi.. Şok geçiriyor, iç kanaması var ve sağ ön bacağı kırık.. İki saat kadar kanamayı durdurmak için ilaçlarla müdahale etti Sinan Bey.. Ve kızımız hayata döndü, mucizevi bir şekilde... Kırılan bacağı ameliyat edildi. Şimdi evde, yavaş yavaş haraketlenmeye başladı.. Çok şükür.. Enteresan bir şekilde huy değiştirdi bu olaydan sonra. Sürekli sevilmek istiyor, ilgi istiyor.. Haklı da. Ölümlerden döndü yumurcak.. İşte Bedişimizin hikayesi böyle... Ara sıra konuk olur bundan sonra buraya..

27 Şubat 2008

Çizmenin Burnunda bir Garip Cittanova-1


Neler neler oldu görüşmeyeli... En son Datça resimlerini, Ortam Pansiyonu günlüğüme yazacağım derken.. Birden bir taşınma: ev, iş herşey değişti. O kadar ani gelişti ki herşey. Artık ben İstanbul'luyum. Bunca yıl Ankara'da yaşadıktan sonra, doğal olarak biraz:)) sarsıntı yaşadım. Ancak kendime geliyorum ve yaşamın her anını sindirerek yaşamak istiyorum artık!!

Datça resimlerini şu anda ekleyemesem de, 2007 Kasım ayında gittiğim İtalya Cittanova'dan bazı anıları aktarmak istiyorum, özellikle de damak çatlatan (Sayın Yaşin'in kulakları çınlasın)cinsten lezzetleri paylaşmadan geçemeyeceğim...

Cittanova'yı benim gibi bir çoğunuz da duymamışsınızdır belki de. Sevgili Oya Kayacan'ın her zaman büyük bir keyifle izlediğim sitesinden edindiğim bilgilerle yola çıktım ben de.. Çizmenin burnunda ufacık bir köy.. Mafyanın egemen olduğu bir bölge. Bir eğitim gezisi olmasa, belki de gitmeyi hiç aklıma getirmeyeceğim. Öyle bir ağırlandık ki, öyle çok benzerlikler buldum ki kendimiz ve Cittanova halkı arasında.. En çok da o kenara itilmişlik duygusu, önemsenme ihtiyacı.. Müthiş İtalyan lezzetleri, harika insanlar: Vincenzo (Okul Müdürü) ve meslektaşlarım Natty, Carmen, Maria Teresa, Arianna.. Unutulmaz anlar, her yolculuk başka bir ufuk açıyor insanın önünde.. Aşağıdaki resimler Zomaro dağında bir kır Lokantası olan Ostello'dan. Porchini mantarının enfes lezzetini ilk kez burada tattım.. Birbirinden lezzetli yemekler, kırmızı şarap ve sohbet birleşince bir gece önce yeni tanışmış olan grup birden böyle kaynaşıverdi işte:) Şimdilik bu kadar, devamı çok yakında... Tekrar merhabaaa..