29 Ağustos 2012

Biriktirdiğim Anlar





Puslu bir İstanbul sabahında, tatilden bahsetmek biraz acı:( veriyor insana.. ama nedense güzel anlar çabucak siliniyor bellekten, hiç yaşanmamış gibi geliyor insana.. Bu yüzden yazdan birikenleri kayda almak, küçük tatları kayda geçmek gerekir ki, dönüp tekrar tekrar bakalım, değil mi? Öyleyse başlayalım!
Tatil benim için sadece deniz, kum, güneş değil, tüm duyularımın harekete geçtiği (özellikle tat alma duyusu elbette:) antenlerimin açık olduğu,  bakıp da göremediğim her şeyi, tadıp da tadını alamadıklarımı,  dokunup da hissedemediklerimi algılamak, kulağıma hoş gelen sesleri  duymak istediğim bir zaman dilimi.. O yüzden mümkün olduğunca tadını çıkarmaya çalıştım bu küçücük anların..

Bodrum Yolu görününce çok sevindik!

Bekleyiş.. Bitmek bilmeyen Temmuz sarısı sıcak.. O günlerde  Sevgili Serdar Benli’nin bloğunu keşfedip Bodrum’a yerleşme hayalleri kurmaya başlamıştım! Hayaller şimdilik gerçeğe dönüşemese de bir köşede demlenmeye bırakıldı.

Arion Resort Otelinde balkondan manzara

Bu yaz arabayla yolculuk yapmaya karar verdik.




    

 Planımız, mavi yolculuk öncesi  üç günü, sonrasında da 4 günü Bodrum civarında geçirmekti. İnternetten aradım, taradım Arion Resort adlı butik oteli buldum. Arion Resort, Gümüşlük Koyunbaba koyunda bir yamaçta konumlanan, yeşillikler içinde ve süit odaları olan bir otel.  Yamaçta olması nedeniyle, denize yaklaşık 100 merdivenle ulaşılan bir asansörle iniliyor. Odalar ferah, ancak hizmet kalitesinden bahsetmek çok zor. Bir de deniz sürekli dalgalıydı biz oradayken. 






Gümüşlük’e denizi için gidilmez zaten. Ne için gidilir derseniz, sanırım en çok mavi sandalyeli çay bahçesini ve orada içtiğim ada çayını, bir de küçücük dükkanında birbirinden hoş baskı fularlarını ve tişörtlerini satan Şükran hanımın “Gümüş Kediler” dükkanını en çok sevdim.. Lokmacı Ana’nın Mandalina reçeli de favorilerimden..


Gümüşlük'ün kediler
Gümüşlük'te mavi sandalyeli kahve


 Gümüşlük’te son derece popüler olmuş bir mekan daha var. Adı “Limon”. Bir kere uğrayıp oturmadan ayrıldık.. Nedense bu kadar “in” :) olmuş yerler bende bir antipati yaratıyor.. Herkesin önünde sıraya girdiği ve bir kaç gün önceden rezervasyonla gidilebilen yerlere karşı bir çekincem var. Denemediğim için bir yorum yapmıyorum, ama Limon’u sakin bir zamanda, tatil sezonu dışında deneyimlemeyi düşünüyorum.  Kıyıdaki balıkçılar fazla turistik olmuş, balık yemek için  Yalıkavak’taki Sait, Deniz Kızı ve Çardaklı’yı tercih ettik. Sait oldukça ün yapmış, ününü de hakkediyor doğrusu.. Özellikle kalamarı harikaydı. Diğer mekanlara göre bir parça yüksek gelebilir hesap, ancak abartmadan (gerçi biraz zor ama) yerseniz makul bir hesap ödeyebilirsiniz. Deniz Kızı ise hem atmosfer hem de lezzet olarak  bana çok  uydu. Hele geç yenen bir öğle yemeği sırasında içtiğim rakının tadı  damağımda kaldı.. Çardaklı ise, Yalıkavak’ın içinde, fazla göze çarpmayan küçücük bir balıkçı lokantası, ama gerek ortamı, gerekse lezzetli mezeleri yabana atılmamalı.. Balıklı içli köftesini öneririm.  Gümüşlük’te bir de başka bir mekanı ararken kaybolup  da tesadüfen uğradığımız “Teldolap” var. Dağın başında taş bir ev görünümünde, içine girdiğinizde ise gerek atmosferi ve çalışanları, gerekse meşhur yaprak ciğeriyle “mutlaka bir daha gelmem lazım dedirten bir yer.. Haftanın belirli akşamları canlı ve oldukça kaliteli müzik de dinleyebiliyorsunuz.
İşte bunlar, biriktirdiğim anların bir kısmı.. Sanırım ben “an” koleksiyoncusu olmaya karar verdim:) Bir de Mavi Yolculuk var ki o da ayrı bir yazının konusu..




Gümüşlük Teldolap 


Yalıkavak'ta gün batımı


Yalıkavak






11 Eylül 2011

TATİL.. HEP ÖZLENEN ANLAR...


Ayvalık.. Canım Ayvalık.. Bu sene eski taş sokaklarda tarihin izlerinde dolaştım.. Turist değildim, yıllarca orada yaşamış, yıllardır yüz küsur yıllık evin terasında türk kahvemi yudumlamıştım.. Bu sene sevgili Sibel sayesinde keşfettim Ayvalık'ın başka yüzlerini. Hep özlem duyacağım, tekrar tekrar yaşasam da burnumda tütecek anlardı hepsi..


Dikili, Bademli koyu.. Kalem adasının karşısı.. Salkım Söğütler altında bakmaya doyamadığım bir gün batımı... Rakı, fava, deniz börülcesi, barbunun hası.. Daha ne olsun!

Hayatımızda özleyeceğimiz anların çoğalması dileğiyle..


Not: Yaklaşık iki senedir güncelleme yapmamıştım... Acemiliği atar atmaz daha çok paylaşımda bulunmak istiyorum. Tekrar merhaba bana uğrayan varsa!


08 Aralık 2009

BEDİŞ VE CANİŞ







Bediş kızımızdan bahsetmiştim. Ağustos başından beri bir de Caniş kızımız var. Huzurlarınızda Bediş ve Caniş:)